Bana müthiş iyi geldi, sizlerle de paylaşmalıyım.
Istakozları bilirsiniz değil mi?
Yukarıda fotoğrafı da var. Belki de birçok arkadaşın yakalama gibi deneyimi bile vardır.
Istakozlar büyüdükçe, kabuklarının da büyüdüğünü sanırdım. Öyle değilmiş arkadaşlar. Müthiş bir ders aldım..
Istakozun çok sert bir kabuğu var. Bu kabukla kendini koruyabiliyor. Kabuğun içinde ise çok narin bir hayvan var. Peki ıstakoz büyüye bildiği halde, kabuk büyüyemiyorsa ıstakoz ne yapıyor?
Bir süre o kabukla yaşayan ıstakoz, artık kabuğuna sığmamaya başladığında, o kabuk canını acıttığında, kabuktan çıkıyor ve bir kayanın altına sığınıyor. Orada yeni kabuğu çıkana kadar bekliyor. Yeni kabuk çıkıp, güvenli hale geldiğinde, ıstakozumuz da denizlerdeki yerini alıyor. Yeni yaptığı kabuk da onu rahatsız etmeye başladığında, içinde yaşanamaz hal aldığında aynı şeyi tekrarlıyor.
Istakozlar bunu yaşamları boyunca defalarca tekrarlıyor.
Gelelim konunun bizi ilgilendiren bölümüne!
Istakozun büyümesini sağlayan şey, onun rahatsızlık duymasıdır.
Istakoz rahatsızlık duymasaydı büyüyemezdi. Ya da ıstakoz doktora gitseydi, doktor ona bir antidepresan yazardı. Kendini iyi hisseden ıstakoz yeni kabuk yapma yani büyüme ihtiyacını hissetmezdi.
Diplerimiz, kendimizi yetersiz, sönük, çaresiz hissettiğimiz dönemlerimiz aslında büyüme ve tekamül dönemlerimizdir. Çaresizliğimizi, zorluklarımızı uygun biçimde kullana bilirsek, bu olumsuz dönemlerimizi başarılı bir fırsata çevire biliriz. Ya da anti-depresanlara devam deyip, hep aynı yerde kalmaya da devam ederiz!
Yazan : Ali Denizci