
Sonunda okullar açıldı. Yaz sıcakları tatilde kaldı. Zaten tatil de hemencecik geçip gitmişti.
Bugün Ceren çok ama çok mutluydu. Sabah erkenden uyandı. Gece de gözüne uyku girmemişti zaten.
Sonunda okuluna, öğretmenine, arkadaşlarına kavuşacaktı. Bu yıl 3.sınıf öğrencisiydi. Kocaman çocuktu artık.
Annesiyle birlikte servis beklemesine gerek yoktu. Merdivenlerden hoplaya zıplaya indi. Vaktinden önce site güvenliği önünde beklemeye koyuldu. Servis henüz gelmemişti.
Ağzı kulaklarına vardığı gibi içi içine de sığmıyordu. Kuzeni Arda, ondan önce servise binmiş olmalıydı. Arda Amerika’dan bu yıl taşınan dayısının oğluydu. Akranıydı. İki mahalle aşağıda oturuyorlardı. Bir an öne arkadaşlarıyla kuzenini tanıştırmak için can atıyordu.
Rüzgar ılık ılık esiyordu. İki kuzen yol boyu havada uçuşan sarı, turuncu yapraklara dalıp gittiler.
Servis, okulun kapısından içeri giriş yaptı. Okul bahçesi ana baba günüydü. Ceren, Arda’nın elini tuttu, bırakmadı. Arda, kaygılı ve çekingendi. Kalabalığın arasından alanına yürüdüler. Öğretmenin ve sınıf arkadaşlarının yanına geldi. Gözleri parlıyordu. Arkadaşı Mavi, ”Seni hiç anlamıyorum Ceren, neden ağzın kulaklarında? Yerinde duramıyorsun. Tatilin çabucak bittiğine mi seviniyorsun? Benim hala uykum var. İlk günden servise geç kaldım!”
Ceren: ” Sevinçliyim çünkü dayımlar Amerika’dan temelli döndüler. Kuzenim Arda artık bizim sınıfta okuyacak.”
Bu sırada öğretmeni Pınar Hanım, ”Ardacığım, sınıfımıza hoş geldin!” diyerek başını okşuyordu.
ANLAMI: Çok sevinmek, sevindiği her halinden belli olmak. Sevinçli, mutlu.
Cümle: Eve geldiğinde ağzı kulaklarına varıyordu çünkü sevindirici bir haber almıştı.
Ağzı kulaklarına varmak
اگه بخوایم کلمه به کلمه معنیش کنیم میشه دهنش به گوشهاش برسه خب این کی اتفاق میافته وقتی که خیلی خوشحالیم. پس میتونیم بگیم که وقتی یکی خیلی خوشحال و از خوشحالی همهاش داره لبخند میزنه میتونیم براش از این اصطلاح استفاده کنیم.