“Başkalarına tuzak kurmaya kalkan çoğu o tuzağa kendi düşer” diyor ve anlatıyor:
Aslan kocamış, hastalanmış, ininden çıkamaz olmuştu; bütün hayvanlar birer birer gelip efendilerinin hatırını sordular, ama tilki gözükmedi.

Kurt, fırsat bu fırsattır diyerek, aslanın katında tilkiyi kötülemeye kalktı: “Sen bizim hepimizin efendimizken onun sana bile saygısı yok; olsaydı bir kez gelir, hatır sorardı” dedi.

O sırada tilki de kapıdan gözüktü, kurdun dediklerini işitti.

Aslan kızmıştı; tilkiyi görünce öyle bir kükredi ki yer gök titredi.

Ama tilki kendini temize çıkarmanın yolunu buldu: “Evet, hepsi sana hatır sormaya gelmiş, gelmiş ama bir tanesi de seni iyileştirmeye çalışmış mı? Ben gelmedim; nasıl gelirim? Kapı kapı dolaşıyor, her hekimden bir ilaç soruyordum.

En sonunda öğrendim ilacı, öyle geldim” dedi.

“Neymiş ilacı?” diye sordular.

Tilki: “Bir kurdu diri diri yüzüp postuna bürünmeliymiş, hekim öyle söylüyor” dedi.

Aslan bunu duyar da durur mu?

Kurdun derisini yüzdürüp postuna sarındı.

Tilki gülerek: “Efendimize yavuzluk ettirip de ne olacak? Asıl onu yumuşatmaya bakmalı” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may also like